7 Eylül 2015 Pazartesi

Güzellik&Bakım (Cilt Bakımı)

Merhaba güzel takipçiler bir başka Güzellik&Bakım postu ile yine karşınızdayım. Bugün cilt bakımı ve güzelliği ile ilgili bir yazı paylaşıyorum. Umarım bu post sizler için keyifli ve yararlı olur. Güzel kalın ve şimdilik hoşçakalın :)))

Cilt Bakımı Nedir? Faydaları Nelerdir?

Profesyonel ürünlerle yapılan uzmanlar tarafından uygulanması gereken cildin ihtiyaçlarına uygun derinlemesine bakım işlemidir. Cilt tipine uygun ürünlerin doğru uygulanmasıyla ciltte;

Akne sorunlarının giderilmesi
Leke tedavisi
Anti againg
Liftin uygulaması (kolojen bakım)
Gözeneklerin fazla açılması sorunu
Pigment farklılığı (ciltte renk değişikliği)
Kuru,karma,yağlı ciltlere özel bakım
Komedon tedavisi
Ozon bakımı
Yüz masajı
Kalınlaşmış cilt bakımı
Altın bakımı (özel günlerde kullanıma uygun altın gibi parlayan cilt bakımı) gibi...

Bakımlarla ciltte çok daha güzel bir görünüm elde etmek ve cildin zamana karşı direnmesini ve hep genç kalmasını sağlamak mümkün.


Kimler Cilt Bakımı Yaptırmalıdır?

28 yaşına kadar her regl döneminde cilt kendini yeniler.Ancak 28 yaşından sonra ek uygulamalarla cildi beslemek ve düzenli bakımını yaptırmak gereklidir. Bunun için erken yaşta cilt bakımına başlamak gelecekte cildimizin daha iyi ve daha sağlıklı görünmesini sağlayacaktır.25 yaşından sonra herkes cilt bakımı yaptırmalıdır.

Cilt bakımını yaptıracak kişinin yaşı değil cilt yaşı çok önemlidir.örneğin 35 yaşındaki bir kişinin düzenli cilt bakımı yaptırmasıyla cilt yaşı 25 olabilir. Cildin yaşlanmasını tetikleyen dış faktörlere karşı korumada ancak düzenli cilt bakımlarıyla mümkün olabilir. Bu dış nedenler ; Düzensiz uyku, Sigara ve alkol tüketimi, Aşırı stres ve yorgunluk, Hormonların ani değişmesi, Hava kirliliği, Yağlı yiyecekler, Suyun az tüketilmesi gibi nedenlerle cilt zamana erken yenilebilir yada istenmeyen sorunlarla karşılaşılabilir.Tüm bunları engellemek ve cildinizi koruma altına almak zamana meydan okumak sizin elinizde...

Cilt Bakımının Amacı Nedir?

Cilt bakımının amacı sadece güzel görünmek değil; aynı zamanda ruh ve beden sağlığımızı korumaktır. Sağlıklı görünen bir cilt çevremizle olan ilişkilerimizin işteki performansımızın ayrıca moral eğrimizin yüksek olmasında çok önemli katkıları olacağı açıktır. Güzel sağlıklı görünen bir cilt, biliyoruz ki güzelliğin en önemli parçasıdır. Ayrıca cildimizin normal işlevini sürdürebilmesi için de cilt tipine uygun ürünlerle bakım yapmak son derece önemlidir.


Cilt Bakımı Neden Merkezlerde Yapılmalıdır?

Cildimizin ihtiyaçlarını bilmek doğasını anlamak ve doğru ürünle doğru uygulamayı yapmak bu konuda uzmanlaşmış olan kişilerin işidir. Unutulmaması gereken en önemli nokta bu iş yanlış uygulandığında sonucun daha kötü olacağıdır. Günümüz koşullarında ne yazıkki cildimizin ihtiyaç duyduğu şeyleri doğal yoldan temin edemeyeceğimiz gerçektir. Bu nedenle cildimizin ihtiyaçlarını ancak destek ürünlerini dışarıdan merkezlerde bulunan özel cihazlar yardımıyla sağlayabiliriz.

Cilt Bakımı...

Cildin hem temizlenmesini hem de yenilenmesini sağlayan her türlü uygulama cilt bakımı olarak isimlendirilir. Günümüzde kadınlar kadar erkekler de cilt bakımına özen gösteriyor. Kozmetik ürünlerine olan yoğun ilgi bu alanda farklı pek çok markanın boy göstermesini sağlıyor. Ancak kozmetik ürünlerinin hem pahalı olması hem de içeriğinde kimyasalların bulunması bence doğal ürünlere yönelmemizi gerektiriyor. 


Cilt Bakımı Nasıl Yapılır?

Cilt bakımı yapmak için iki farklı yöntem kullanılabilir. Bunlardan ilki eğer düzenli bir gelire sahipseniz ve maddi durumunuz iyiyse cilt bakım merkezleridir. Bir diğeri ve daha ekonomik olan ise bitkisel maskelerle evde cilt bakımı yapmaktır. Aslında cilt bakımı sanılanın aksine çok kolay ancak alışkanlık edinilmesi gereken bir durum. Bir kaç uygulama sonrası el alışkanlığı kazandığınız için her şey çok daha kolay bir hale gelecektir.

Cilt Bakımı Konusunda Dikkat Etmemiz Gerekenler Nelerdir?

İlk dikkat etmeniz gereken konu kesinlikle cilt tipinizi bilmeniz ve buna uygun ürünler, maskeler kullanmanız. Kesinlikle maske yapmadan önce yüzünüzü antibakteriyel bir sabun ile yıkamalı ve temizlemelisiniz. Eğer maskeyi ilk defa kullanacaksanız cildinizin küçük bir yerinde deneme yapın. Çünkü bazı maddeler cilt alerjisine neden olur ve yüzün kızarmasına, kabarmasına neden olur.

Gelelim cilt tipleri konusuna "5 tip cilt" vardır...

* Normal cilt; bu bu tip ciltte gözenekler kapalı, parlak ve pürüzsüzdür, cilt problemi olmayan cilttir. Çok özel bir bakıma gerek yoktur.

* Karma cilt; bu ciltte yüzün T bölgesi yağlı, diğer bölgeler ise ağırlıklı olarak kurudur. Yağlı bölgelerde komedonlar ve açık gözenekler bulunurken, kuru bölgelerde gözenekler kapalıdır.

* Kuru cilt; bu cilt ince, mat, pul pul dökülmeye eğilimlidir. Gözenekler ufak ve çoğunlukla kapalıdır. Cildin yapısı daha ince ve gergin olduğu için çabuk kırışmaya eğilimlidir.

* Yağlı cilt; bu tip ciltte yağ gözenekleri açık, komedonların ve yer yer sivilcelerin olduğu, yağ salgısı fazla olduğu için aşırı parlayan görüntü vardır.

* Olgun cilt; Yaş ilerledikçe hücre yenilenmesinin yavaşlaması ile ortaya çıkan cilt tipidir. Hücrelerin dökülmesi de yavaşladığı için cilt normalden daha kalın ve kaba gözlenir. Ayrıca yağ salgısı da yavaşladığı için ciltte derin kırışıklıklar ortaya çıkabilmektedir.


Cilt Bakımı Ne Sıklıkta Yapılmalıdır?

Cilt bakımı kişinin evde kendisinin yapacağı günlük ve haftalık bakımla başlar, sonrasında cildin sağlık, güzellik ve gençliğinin devamının sağlanması amacı ile aletli profesyonel cilt bakımı ile devam eder. Aylık ve yıllık profesyonel bakımda amaçlanan cildin daha alt katmanlarına bakım ürünlerinin ulaştırılarak cildin ihtiyaçlarını gidermek ve böylece cildin gençliğinin ve tazeliğinin devamlılığını sağlamaktır. Bu bakım ne yazık ki evde kullandığımız ürünler ile olamamaktadır. Bu nedenle hepimiz hangi yaşta ve hangi cilt tipinde olursak olalım profesyonel bakıma ihtiyaç duymaktayız. Ayrıca yıllık özel bakımlar da yapılmaktadır.

Bir çoğumuz güzelliğimiz ile ilgili ufak tefek hatalar yapmışızdır. Hatta en kusursuz cilde sahip olduğunu düşündüğümüz insanlar bile bazen sivilceleri ile uğraştıklarını söyler ya da makyajlarını temizlemeden uyuduklarından bahsederler. Bu küçük hatalar çoğu zaman kısa vadede pek rahatsızlık vermez fakat uzun süre tekrarlanırsa etkilerini yüzünüzde görmeniz kaçınılmaz olur. 


İşte genellikle yapılan hatalar...

1.Yüzünüzdeki yada vücudunuzun herhangi bir yerindeki sivilceyi sıkmak.

Zararı: Dermatologlar hep bundan bahseder; sivilceleri patlatmak uzun vadede daha büyük sıkıntılara ve izlere yol açar. Sivilcenizi sıktığınızda, gözeneği tıkayan her ne ise dışarı çıkar ama büyük kısmı içerde, cildin altında kalır. Ama nedense her seferinde yine de sivilcenizi sıkmak, çirkin bir soruna güzel bir çözüm gibi gelir.

Yönteminizi değiştirin: Bunu yine de yapacaksanız, en azından doğru yöntemle yapın. Öncelikle sivilce ve siyah noktalar için özel tasarlanan metal çubuklardan birini alın. Aleti ve sivilceyi alkol ile silin. Ardından çıkıntıyı yumuşatmak için ılık bir kompres uygulayın (ıslak bir bez gibi). En sonunda çıkarıcı aletin deliği ile sivilceyi aynı hizaya getirin ve tam aşağıya doğru ittirin. Bu yöntemi sadece ucu görünen sivilceler ve siyah noktalarda kullanın. Derin kistlerde kullanmanız onları daha kötü hale getirecektir. Ama her zaman için en iyisi, bir dermatoloğa gidin ve o büyük sivilceyi uzmanın ellerine bırakın; bu sayede bir kaç saat içinde kaybolabilirler. Bir başka sivilceyle savaş yöntemi de yeni bir cihaz. Zeno adındaki bu cihaz pille çalışıyor ve ısı terapisi yöntemi ile sivilcedeki bakteri faaliyetini bitirip, beyaz uçlu sivilceye dönüşmesini engelliyor.


2.Bacaklarınızı tıraş ederken tıraş kremi yerine, sabun ya da vücut şampuanı kullanmak.

Zararı: Tıraş jelleri ya da kremleri, jilete üstünde kayabileceği pürüzsüz bir yüzey sağlayarak cildin kızarmasını ve minik kesikler oluşmasını engeller. Pek çok sabunun etiketinde ‘nemlendiricidir’ yazmasına rağmen, sabunlar cildi tıraş esnasında korumazlar bu yüzden de tıraş sonrasında bacaklarınız pul pul görünebilir.

Yönteminizi değiştirin: Mutlaka kadınlara özel bir tıraş kremi kullanın ama sakın bir erkek tıraş kremi kullanmayın. Kadın tıraş kremleri cildi dinlendiren ve nemlendirmeye yardımcı olup cildi pullanma ve yara bereye karşı koruyan bitkisel özler içerir. Örneğin bir sonraki tıraşınızda cildi tıraşa hazırlayan ürünleri tercih edebilirsiniz. Eğer acil bir durumda kalırsanız tıraş kremi yerine saç kremi tercih edin. O bile bacağınızı eski klasik sabununuzdan daha iyi koruyacak ve cildinizin nem dengesini bozmayacaktır.


3.Sigara kullanımı yada sigara içilen ortamlarda durmak.

Zararı: Bir başkasının sigarasından çıkmasına rağmen, sigara dumanı cildinizi mahveder. Sigara dumanındaki kimyasallar (karbon monoksit, katran, nikotin v.b.) direkt gözeneklerinize işler. Bu toksinler vücudunuzun hücreleriyle temas ettiğinde ise, cildinizin yumuşak ve dirençli yapan elastinini bozup, cildinizde erken yaşlanmayı tetikleyen ve cildin kendi kendini yenileme özelliğini etkileyen zararlı yapılar oluşturur.

Yönteminizi değiştirin: Sigarasız ortamlarda kalmaya çalışın ama kendinizi bir duman bulutunun ortasında bulursanız da içenlerden uzak durun ve iyi havalandırılan yerlere yönelin (teraslı ya da dışarda oturulabilen bar ya da restoranlar). Eve dönünce de duşa girip saçınızla cildinize bulaşmış artıkları çıkarın. Hemen ardından da, C ve E vitaminlerini içeren antioksidan özellik taşıyan bir nemlendirici kullanın.


4.Cilde her gün, hatta bazen günde iki kez peeling işlemi yapmak.

Zararı: Evet, ölü hücrelerin atılması manasında cildiniz için yaralı olabilir. Ancak fazlası kesinlikle yarar sağlamak yerine zarar verir. Pek çok kadın baştan aşağa keselenir, gün içinde kimyasal bir dökücü olan alfa hidroksi asitlerini (AHA) içeren losyon kullanır ve gece de retinoid gibi dökücüleri içeren krem sürer. Tüm bunlar, tek bir günde üç ayrı soyma işlemi demektir. Bu işlemler cildin doğal koruyucu lipid yağ bariyerini ortadan kaldırır ve cildin doğal yapısını bozar.

Yönteminizi değiştirin: Kendinize günde en fazla iki metodu kullanacak şekilde sınır koyun. Aynı günde hem peeling etkisi gösteren bir krem hem kese hem de retinoidleri kullanmayın ve kullandıklarınızın da içeriklerini mutlaka inceleyin. Yüzünüz için aşırı ovalama gerektirmeden ölü hücrelerin atılmasını sağlayan ve AHA içeren bir temizleyici edinin. Ardından ölü hücreleri dökücü içeriğe sahip bir gece veya gündüz nemlendiricisi (ama her ikisini değil) edinin. Haftada bir olarak da, rahatlatıcı jojoba özleri içeren bir temizleyiciyle cildinize yardımda bulunun.


5.Makyaj fırçalarını nadiren temizlemek.

Zararı: Fırçalar, zamanla tam bir bakteri yuvası olabilir. Ve fırçayı temizlemezseniz, bakteri birikimi direkt teninize geri döner. Bütün o bakteriler hastalıklara yol açabilecek şekilde gözeneklere yerleşebilir. Bunun yanı sıra kirli fırçalar makyaj malzemesini kolaylıkla alamaz ve bunlarla iyi makyaj yapmak pek mümkün olmaz. Çünkü kılları birbirlerinin üstüne yığılmıştır. Bu da teninizde ve makyajınızda lekelere yol açar.

Yönteminizi değiştirin: Kiri ve bakteriyi atmak için, fırçaları temizleyici bir şampuanla haftada bir kez yıkayın. Ama bırakın makyaj fırçalarını yıkamayı, ikinci bir kat maskara atmaya bile zamanı olmayanlar için çabuk çözümler de mevcut. Örneğin anti mikrobik teknoloji kullanılarak tasarlanan fırçalar gibi...

Günümüz kadını için cilt bakımı vazgeçilmezler arasında yer alıyor. Ancak iş, öyle arkadaş tavsiyesiyle, etraftan duyduklarınızla olmuyor. İyisi mi siz yazımızı okuyup, bilgilerin doğrularını öğrenin. Vücuttaki en büyük organ cilt ve özellikle de kadınlar cilt bakımıyla son derece ilgili. Ancak bu konuda nelerin yapılması ve nelerin yapılmaması gerektiğine dair o kadar çok söylenti var ki, durumu açıklığa kavuşturalım istedik. Çoğu kadın, nasıl bir cilt bakımı uygulayacağı konusunda oldukça mantıklı fikirler öne sürse de, iş uygulamaya gelince, yapılanlar söylenenlerden farklı olabiliyor.


* Yüzümü suyla yıkıyorum. Bu nedenle de toniğe ihtiyacım yok.

Yüzünüzü suyla yıkamanızda hiçbir problem yok. Hatta cildinizi bir sütle temizledikten sonra, yüzünüze bir su çarpmanızda da sakınca yok. Sorun, cildinizin yaklaşık 5.5 seviyesinde pH seviyesine sahip olması. Oysa bu oran suda, oturduğunuz bölgeye ve kullandığınız suyun sertliğine göre, 9.5 e kadar çıkabiliyor. Tonik ise, cildinizin asit seviyesini normale döndürüp, dengeyi sağladığından, su kullanarak bu dengeyi tekrar bozmuş oluyorsunuz. Piyasada satılan tonikleri daha dikkatli inceleyip kendinize uygun bir tanesini seçebilirsiniz.


* Gece kremim, gündüz kremimden daha yoğun olmalı.

Bu kişisel seçeneğe bağlıdır. Bazı kadınlar gece kullandıkları ürünün, günlük olarak kullandıklarından daha ağır olmasını isterler ama aslında daha yoğun bir kreme ihtiyaç yoktur. Belki gündüz kullandığınız kremden daha farklı özelliğe sahip bir ürünü tercih edebilirsiniz, mesela sıkılaştırıcı, ya da yaşlanmayı geciktirici ürünler gibi. Ama bunları da hafif ürünlerden seçebilirsiniz. Hem böylece sanki yastığınız yüzünüze yapışacakmış gibi bir kalıt da bırakmaz.


* Gündüz ve gece ürünlerim farklı olmalı.

Bu yanlış bir bilgidir. Eğer cilt probleminiz yoksa, tek yapmanız gereken bunu korumak için cilt bakımı yapmanız. Kullandığınız ürünleri de günde iki kez kullanabilirsiniz. Bazıları SPF içeren ürünleri gece kullanmak istemez ama aslında bunda problem yoktur. Diğer seçenek de SPF içermeyen bir nemlendirici kullanmak ve gündüzleri de güneşten koruyan bir ürünü de bunun üzerine sürmektir. Ama amaç az üründe çok iş başarmak, işinizi kolaylaştırmaksa, ikinci seçenek size fazla yardımcı olmayacaktır.

* Gece cildime bir şey sürmezsem, cildim nefes alabilir.

Bu düşünce ağır gece kremi kullanmakla ilgi rivayete dayanır. Bazı cilt bakım uzmanlarına göre, gece cildinizi temizledikten sonra, başka bir ürün sürmezseniz, cildiniz kendi dengesini bulur. Bu noktada kendinizin nasıl hissettiği önemlidir. Cildinizi temizledikten sonra, yüzünüze bir şey sürmeniz gerektiğini hissediyorsanız, sürün. Aksi takdirde sürmeseniz de olur. Ancak şunu da unutmamak gerek ki, geceleri cildin kendini yenilemesi için uygun bir zamandır. Bu zamandan faydalanmak iyi olabilir.


* Temizleyicim, göz makyajı temizlemekte de kullanılıyor. Bu nedenle ayrı bir ürün kullanmıyorum.

Eğer çok az makyaj yapıyor, ya da kullandığınız temizleyicinin makyajınızı nazikçe ve tamamen temizlediğini düşünüyorsanız, o zaman sorun yok. Bazı ürünlerin formülü, ayrıca bir göz makyajı temizleyicisi kullanımına gerek bırakmayacak şekilde hazırlanmıştır. Ama gözlerinizi tam anlamıyla temizlemek için onları iyice ovmanız gerekiyorsa, o zaman ikinci bir ürüne ihtiyacınız var. Cilt esnek olduğunda, onu çekiştirip durduğunuzda, erken kırışıklıklara sebebiyet vermiş olursunuz.


* Su, cildimi kurutuyor.

Cilt tipiniz ne olursa olsun, su aslında cilt için iyidir. Kaçınmanız gerekense, suyun cildinizde doğal olarak kurumasıdır. Bu olduğunda, su buharlaşır ve cildinizde bulunan doğal suyu da beraberinde götürür. Bu da cildinizin gerilmesine sebep olur. Yüzünüzü yıkayıp, kurular, uygun toniği kullanırsanız, sorun kalmaz.

* Çok her zaman iyidir.

Cilt, bir üründen sadece belli miktarları kabul eder ve bunun fazlası buharlaşıp heba olur. Ürünün tamamı cilde nüfuz etse, gerekenden fazlasının gidebileceği bir yer yoktur. Bu da, gözeneklerin tıkanmasına ve birikimlere sebep olur. Bu nedenle ürünü az sürün. Fazlasına ihtiyacınız varsa ekleyebilirsiniz.


* Göz kremi göz bölgesinin tamamına sürülmelidir.

Hiç de iyi bir fikir sayılmaz. Göz kremi, yüz kreminden çok farklıdır. Cildin içine nüfuz etmez, yüzeye yayılır. Sürdüğünğüz miktar, bir pirinç tanesinden fazla olmamalıdır. Üstelik de bu miktar, iki göz için birden kullanılan miktardır. Gündüz, sadece göz altına sürüp, gece de tüm göz çevresine sürün. Bunun nedeni, gün içerisinde göz kremini tüm göz çevresine uygulamak, farınızın yayılmasına ve ince bir çizgi halinde iz bırakmasına sebep olur. Eğer göz makyajı yapmadıysanız, o zaman tüm göz çevresine günde iki kez uygulayabilirsiniz. Ancak kullandığınız ürüne dikkat edin. Eğer tüm göz bölgesi için üretilmemiş ve test edilmemişse, şiş gözlerle uyanabilirsiniz.


* Vazelin ve bebek yağı harika makyaj temizleyicilerdir.

Gerçek şu ki, oldukça etkilidirler ama onları kullanmak hiç de iyi bir fikir değildir. Petrol bazlı olduklarından suyla parçalanmazlar. Bu nedenle de göz üzerinde tabaka bırakırlar. Bu da göz makyajınızın akmasına sebep olur. Bunun yerine yağlı bir göz makyaj temizleyicisi kullanın. Bunlar suyla çözüldüklerinden bu tür problemlere sebebiyet vermezler.


* Vazelin ve bebek yağı harika nemlendiricilerdir.

Cevap gene hayır. Bu ürünler tuzak gibidir. Eğer cildiniz kurumaya meğilli ise denize&havuza girmeden önce vazelin sürebilirsiniz, bu anlamda iyi bir bariyer görevi görür. Vazelin sizi sert rüzgarlardan ve soğuktan da korur ama kesinlikle nemlendiricinin üzerine sürülmelidir. Bebek yağı, bebeklerin nemli cildine sürülüp, bu nemi sabitlemek için üretilmiştir. Vazelin ya da bebek yağını nemlendirici yerine kullanırsanız, cildi bloke eder. Bunun sonucunda da cilt kendi lipitlerini ve nemini üretemez hale gelir.


Cildimiz ve Dış Etkenler...

Soğuk hava, rüzgar ve sıcaklık değişimleri kış aylarında cildinizin en büyük düşmanlarıdır. Kış sezonu yaz aylarına oranla cilt üzerinde olumsuz sonuçlar yaratır. Özellikle sıcaklık değişimlerine bağlı yaşanan aşırı cilt kuruluğu en sık görünen problemlerden biridir. Kuruluk, kızarık ve aşırı hassasiyet cildinin dışarıya yansıttığı tepkilerdir ama unutmayın ki cildiniz iç organlarınızda ki su oranının da bir göstergesidir, bu nedenle soğuk günlerde cildinize her zamankinden daha çok özen göstermeli, sadece genç bir cilde sahip olmak için değil, sağlığınız için de buna dikkat etmelisiniz.

Güneşten korunma; spor, havuz, deniz aktiviteleri veya gezmekten vazgeçmek anlamına gelmemeli,tam aksine gerekli önlemleri alarak; bu aktiviteleri, sağlıklı bir şekilde ve doya doya yaşayabilmeye yardımcı olmalıdır.


GÜNEŞ IŞINLARI

“Cildiniz, güneş ışınlarının hassas terazisi olmasın!”

20. yüzyılın özellikle ikinci yarısında güneş ile ilgili bilgi ve gözlemlerimizin artması, güneş ışınları hakkındaki yarar-zarar dengesini hassas bir noktaya getirdi. Bir yandan bronz bir ten, sağlık ve güzellik belirtisi olarak kabul edilirken; diğer yandan güneşin insan sağlığına olumsuz etkilerine işaret eden kanıtlar, gün geçtikçe artmaya başladı. Bu gelişmeler karşısında ise günlük yaşamda nasıl davranmamız gerektiği konusunda bazı soru işaretleri doğdu...

Dünyamıza elektromanyetik ışın demetleri şeklinde ulaşan güneş enerjisi, görülebilen (gün ışığı) ve görülemeyen (ultraviyole - UV) olmak üzere ikiye ayrılıyor. UV ışınları ise, dalga boylarına göre ultraviyole - A (UVA), ultraviyole - B (UVB) ve ultraviyole - C (UVC) olarak üçe ayrılırken; UVC ışınları, atmosferi geçemedikleri için yeryüzüne ulaşamıyor ve bizler günlük hayatımızda sadece UVA ve UVB ışınlarına maruz kalıyoruz.

GÜNEŞ IŞINLARININ ZARARLI ETKİLERİ

“Güneş; cildin erken yaşlanmasına, kırışıklıklara ve lekelenmelere yol açıyor!”

Erken dönemi kapsayan etkiler;

Güneş yanıkları

Güneş yanığı; özellikle açık tenli kişilerin uzun süre güneş ışınlarına maruz kalmasını takip eden 12-48 saat içinde ortaya çıkan ağrı, sızı ciltte kızarıklık ve su toplaması ile kendini belli eden geçici bir hastalıktır. Hastalık şiddetli olduğunda; baş dönmesi, tansiyon düşüklüğü, ateş, bulantı-kusma gibi genel belirtiler (güneş çarpması olarak bilinir) ortaya çıkabilir ve bu durum acil müdahale gerektirebilir.

Güneş ışınlarına bağlı gelişen alerjiler

Bazı kişiler güneş ışınlarına maruz kaldıklarında, çok kısa süre içinde (bu bazen 5-10 dakika bile olabilir) ya da birkaç gün sonra ciltlerinde; kızartı, kabartı, kaşıntı ve lekeler ile karşılaşabilir. Cilt yüzeyine sürülen kozmetik veya tıbbi ürünler ya da bazı ilaçlar (doğum kontrol hapları, bazı psikiyatrik ilaçlar, tansiyon ve romatizma ilaçları) da bu durumun ortaya çıkmasını artırabilir.

Geç dönemi kapsayan etkiler;

Güneş ışınlarının geç dönem zararlı etkileri ise günümüzde Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve tıp otoritelerince daha önemli bir toplum sağlığı problemi olarak kabul edilmektedir. Güneş ışınlarının geç dönem etkilerini kısaca şöyle sıralayabiliriz:

Cildin erken yaşlanması

Kırışıklıklar ve güneş lekeleri ile cildin kuru, sert ve kaba bir görünüm alması, özellikle yüz ve el sırtında sert ince kabuklu cilt lekelerinin gelişmesi; cildin erken yaşlanmasının habercileridir. Bu leke ve kabuklu gelişimlerin, aktinik keratoz olarak adlandırılan ve kansere dönüşme riski taşıyan belirtiler olabileceği unutulmamalıdır.

Cilt kanserleri

Güneş ışınlarının özellikle açık tenli, açık renkli gözlü, sarışın / kızıl saçlı kişilerde cilt kanseri oluşma riskini çok artırdığı bilinmektedir. Cilt kanserlerinin büyük bir kısmı, vücudun güneş ışınlarına fazla maruz kalan kısımlarında oluşmaktadır.


GÜNEŞTEN KORUNMAK

“Güneşten korunma konusunda; davranışlar, alışkanlıklara dönüştürülmelidir!”

Güneşten korunma kavramı, son 20-30 yılda hayatımıza girmiş bir kavram olup; sınırları henüz netlik kazanmamıştır. Güneşten korunma konusunda bugün için bilinen ve uygulamada fayda sağladığı tespit edilen bazı önemli noktalar bulunmaktadır.

• Güneş ışınlarının yeryüzüne ulaşma şekli ve şiddeti coğrafi bölgelere, mevsimlere ve günün saatlerine göre farklılık göstermektedir. Coğrafi olarak; ekvatora yaklaştıkça, ilkbahar-yaz aylarında ve öğlen saatlerinde güneş ışınlarının şiddeti artmaktadır. Ayrıca yüksek rakımlarda güneş ışınlarının size ulaşmak için kat edeceği mesafe azalacağından şiddeti de daha fazla olmaktadır.

• Güneş ışınlarının önemli zararları, direkt olarak gökyüzünden gelen ışınlarla olmakla birlikte; bu ışınların kar, kum ve su yüzeyinden yansıyabileceği ve bunun da zararlı etkilere yol açabileceği unutulmamalıdır.

• Güneşte kalma süresi, alınan ışının dozunu da belirlemektedir.

• Giysiler, güneş gözlükleri, şemsiye veya tente güneş ışınlarının önemli kısmını engelleyebilmektedir.

• Açık tenli, açık renk gözlü, kızıl / sarı saçlı kişiler koyu tenli kişilere göre; bebek ve çocuklar ise erişkinlere göre güneş ışınlarına daha az dayanıklıdır.

• Güneşten koruyucu ürünler, ultraviyole ışınlarının zararlı etkilerini önemli ölçüde engelleyebilmektedir.

Güneş ışınlarının zararlı etkilerinden korunma, çocukluk çağından başlayan ve hayat boyunca devam eden bir uygulama olmalıdır.


Alışkanlığa dönüşmesi istenilen davranışlar...

• Açık alanda kalmanız gerekiyorsa (spor aktiviteleri, plaj - havuz aktiviteleri, iş nedeniyle veya gezinti - piknik v.b. sırasında), daima gölge bir yer arayın ve gölgede kalmaya çalışın.

• Geniş kenarlıklı şapka ve ultraviyole ışınlarını yansıtan gözlük kullanın.

• Sıkı dokunmuş kumaşlardan üretilmiş giysileri tercih edin.

• Dış ortamda geçireceğiniz zamanın mümkünse, sabah saat: 10.00 ile 16.00 arasına denk gelmemesine özen gösterin.

• Güneşte kalacağınız zaman cildinizin açıkta kalan tüm alanlarına güneşten koruyucu krem veya losyon sürün.

• Çocukları ve bebekleri mutlaka yüksek koruma faktörlü (en az SPF 30) ürünlerle koruyun ve öğlen saatlerinde başka aktiviteler yaratarak, güneşte kalmalarını engelleyin.


Koruyucu ürünler hakkında… 

Doğru kişiye, doğru zamanda, doğru ürün..!

Güneşten koruyucu ürünler, içerdikleri kimyasal maddeler yolu ile cildimize ulaşan ultraviyole ışınlarını emerek ya da yansıtarak derinin alt tabakalarına geçişlerini engellemektedir. Bu ürünlerin üzerindeki numaralar, güneşten korunma faktörü (SPF) olarak bilinmekte ve ultraviyole-B ışınlarını engelleme kapasitelerini belirtmektedir. Günlük aktivitelerde 15-20 faktör yeterli olabilmekte ancak deniz kenarında geçirilen bir gün için en az 30 faktörlü bir ürün kullanılmalıdır.

Açık tenli kişiler, koyu tenli kişilere göre çocuk ve bebekler ise büyüklere göre daha yüksek koruma faktörüne ihtiyaç duymaktadır. Bu ürünlerin etkileri, sürüldükten en az 15-30 dakika sonra başladığı için güneşe çıkmadan en az yarım saat önce sürülmeleri gerekmektedir. Terleme, su ile temas (yüzme - yıkanma) ve havlu ile kurulanma sonucu koruyucu ürünlerin etkileri kaybolabileceğinden; koruyucu ürünlerin gün içerisinde ihtiyaç duyuldukça-birkaç saatte bir- tekrar sürülmeleri gerekmektedir. Son yıllarda koruyucu ürünlere, cildi ultraviyole–A ışınlarından da koruyan yeni bileşenler eklenmiştir ancak bu ürünlerin kalıcılık süreleri daha kısa olduğundan, bu ürünlerin, daha sık sürülmeleri gerekmektedir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder