11 Eylül 2015 Cuma

Güzellik&Bakım (Ağız&Diş Sağlığı ve Bakımı)

Merhaba güzel takipçiler bir başka Güzellik&Bakım postu ile yine karşınızdayım. Bugün ağız bakımı ve diş sağlığı ile ilgili bir yazı paylaşıyorum. Umarım bu post sizler için keyifli ve yararlı olur. Güzel kalın ve şimdilik hoşçakalın :)))

Ağız, sindirim sisteminin başlangıcıdır. Bütün besinler ağız yoluyla alınır. Alınan besinler ağızda bulunan dişler yardımıyla sindirime hazırlanır. Bu nedenle dış ortamla ilişkili olan ağız ve dişlerimizin sağlıklı olması oldukça önemlidir. Ağız ve dişlerin sağlığı için öncelikle bu bölgelerin temizliğine önem vermeliyiz. Ağzımızın sağlığı için aşırı sıcak gıdalara dikkat ederek ağız içi dokuların yanmasını önlemeliyiz. Yine yemeklerden sonra ağız içi suyla yıkanarak buralardaki kokuşmaya neden olan besin artıkları temizlenmelidir. Ağız içinde yaralar oluştuğu zaman hekime gösterilerek, tedavi ettirilmelidir. Aynı şekilde dişlerin sağlığı için düzenli olarak dişler, fırçalanarak temizlenmelidir. Besin artıklarını diş aralarında kalarak çürümeye neden olması önemlidir. Ağız kokularının ve bir çok rahatsızlığın diş çürüklerinden kaynaklandığı unutulmayarak, temizliğe önem verilmelidir. Ağız ve dişlerin sağlıklı olması hoş bir görünüm vererek kişinin konuşma, gülme gibi durumlarda rahat hareket etmesine yardımcı olur. Diş çürüğünden dolayı ağzı kokan kişinin çevresini rahatsız etmesi sıkıntılı durum oluşturur. Kısaca ağız sağlığı, diş sağlığı ile yakından ilgilidir. 



Diş Çürümesi...

Yapılan araştırmalar sonucunda çocukların çoğunda diş çürüğüne rastlanmıştır. Diş çürümesine ağızdaki bakteriler neden olur. Bakterilerin yanında diş çürümesine neden olan diğer öğeler, diş aralarında kalan besin artıkları ile duyarlı bir diş yüzeyidir. Dişlerin çürümesine neden olan besinler özellikle karbonhidratlı diğer bir ifadeyle şekerli yiyeceklerdir. 

Diş çürümesinin önemli nedenlerinden birisi de sudaki flüor eksikliğidir. Flüor diş minesinin direncini arttırarak, çürümeyi önler. Bu nedenle sularda flüor eksikliği varsa sağlık kuruluşlarından gerekli yardım alınmalıdır. Flüor fazlalığı ise dişlerde sararmaya neden olur. 

Dişlerimizin düzenli olarak fırçalanıp temizlenmemesi durumunda diş aralarında kalan besin artıkları bakteriler tarafından parçalanır. Parçalanan besinler, bakteriler ve salgılardan 'diş plağı' denilen birikintiler oluşur. Besin maddelerini bakteriler tarafından parçalanmasıyla oluşan asitler dişin minesini ve kemiğini oyar. Dişte oluşan bu oyuğa kavite denir. Dişte oluşan bu oyuklar zamanla giderek büyür ve derinleşir. Böylece zamanla dişin sert kısmı olan mine tabakası delindikten sonra daha kolay oyulan yumuşak dokuya ulaşılır. Dişteki oyulma devam ederek, diş özüne ulaşır. Dişteki çürümenin diş özüne ulaşmasıyla diş ağrıları oluşmaya başlar. Diş ağrısının olmadığı durumlar diş sağlığının yerinde olduğunu göstermez. Bakterilerin diş özüne ulaşmasından sonra burada iltihaplanma meydana gelir. Buna APSE denir. Çürük diş özüne ulaştıktan ve özellikle de apse oluştuktan sonra dişin tedavi edilme şansı artık kalamamıştır. 

Dişlerin çürümesi hem süt dişlerinde hem de kalıcı dişlerde meydana gelebilir. Dişlerin çürüme nedenlerini kısaca aşağıdaki gibi sıralayabiliriz; 

• Büyüme ve gelişme dönemlerinde kalsiyum, fosfor ve flüor bakımından yetersiz besinlerin alınması, 
• Şekerli besinlerin aşırı tüketilmesi, 
• Dişlerin fırçalanmaması 
• Yumuşak besinlerle beslenilmesi 
• Sık sık gebe kalınması 
• Erken bebeklik dönemlerine yüksek ateş oluşması 
• Yanlış ve hatalı ilaç kullanılması diş çürümesine neden olan etmenlerdir. Ağız açık durumda uyumak da dişler içi zararlı olabilir. 

Diş çürüklerinde erken tanı ve tedavi hem sağlık hem de sosyal ve ekonomik yönden büyük önem taşır. Diş çürükleri daha ilk aşamada tespit edilip, tedavisi yapılırsa diş kurtarılır. İlk aşamada tedavi için yapılan harcamalar daha azdır. Ayrıca sağlık personelinin zaman kaybı da en azdır. Çürüğün ilerleyen aşamasında yapılan harcama ve emek artar. Diş tedavisinde kullanılan araç ve malzemelerin döviz ödenerek ithal edildiği düşünülürse ülkemiz ekonomisi açısından ne derece önemli olduğu daha iyi anlaşılır. Kısaca belirtecek olursak çürüğün erken teşhis edilmesi dişin kurtarılmasının yanında ekonomik yönden de büyük yararlar sağlar. 


DİŞ ETİ HASTALIKLARI 

Dişeti: Dişi saran pembe, sert kıvamlı dokudur. Diş etlerinin sağlığına yeterince özen gösterilmezse diş eti hastalanır, ağrır ve hatta diş kayıplarına neden olabilir. Diş etlerinin sağlığına yeterince özen gösterilmezse, ilk olarak diş eti iltihabı yani gingivit oluşur. Gingivitli diş eti, yumuşak bakteri plağından dolayı iltihaplanır. Bu dönemde kanamaya başlarlar. Eğer plak temizlenmezse, sertleşir ve tartara (diş taşı) dönüşür. Gingivit, uygun ev bakımı ve diş hekimi tarafından yapılan düzenli tedavi ile iyileşir ve kemik kaybı önlenir. Gingivitin ileri haline periodonti denir. Periodontide, yumuşak dokular şişer, lifler kopar, doku dişten ayrılır ve kemik erimeye başlar. Periodontide, kemik ve çevre dokularda ciddi harabiyet oluşur. Tedavi edilmezse dişler sallanır ve sonuç olarak düşerler. Dişeti iltihaplarının genel olarak nedenleri: 

•Sürekli ve uygun olmayan kürdan kullanılması 
•C vitamini yetersizliği 
•Sivri ve sert cisimlerle diş aralarının karıştırılması 
•Vücuttaki kan, şeker, böbrek hastalıkları gibi sistemik hastalıkların olması ve zamanında tedavi edilmemesidir. 

Diş Çürüğü ve Diş Eti Hastalıklarının Genel Vücut Yapısıyla İlişkisi 

Diş çürüğü ve diş eti hastalıklarının sadece ağzı değil, bütün vücudu etkiler. Ağızdaki rahatsızlıklardan biri de ağız kokusudur. Sebepleri, diş eti hastalıkları, diş çürüğü, solunum ve sindirim sistemi hastalıklar, sinüzi v.b. hastalıklardır. Ağız kokusu, insanın sosyal olmasını engeller, insan ilişkilerini yürütememesine ve insan çevresinden uzak durmaya iter. Diş çürüğü ve diş eti hastalıkları, bölgesel ve bedensel hastalıklara neden olur. Ağızdaki çürük, kan yoluyla bütün vücuda (kalp, böbrekler, eklemler, sindirim sistemi. ) yayılabilir ve hastalıklara yol açabilir. Bunların tedavisi de hem maddi hem de manevi yönden kayıplara yol açar. Bu yüzden, hiç bir zaman ağız ve diş sağlığının aksatılmaması, her zaman iyi bakım yapılması gereklidir. 



AĞIZ VE DİŞ SAĞLIĞI...

Dişlerin gelişimi sırasında yapı ve diziliş bozuklukları meydana gelir.Normal olarak ağız kapatıldığı zaman çenelerin durumu üst dişler önde alt dişler arkada olacak biçimdedir.Bunun tersi durumlarda dişlerde kapanma hatası oluşur.Yine dişlerin düzensiz sıralanması sonucunda da kapanma hatası meydana gelir.Kapanma hatası sonucunda besinleri çiğneme güçlüğü oluştuğu gibi bu durum diş eti sağlığının da bozulmasına neden olur.Düzensiz dişlerin en önemli nedeni süt dişlerini zamanından önce kaybedilmesidir.Bunun sonucunda kalıcı dişler birbirinin üzerine gelecek şekilde dizilir. 

Çeşitli nedenlerden dolayı dişlerde renk bozuklukları meydana gelir.Örneğin;sigara dişlerde renk değişikliklerine neden olur.Sigara içenlerin dişleri kahverengimsi bir renk alır.Yine canlılığını kaybetmiş olan dişler gri renkte görülür.Çocukluk döneminde alınan antibiyotikler de dişlerde renk bozukluklarına neden olabilir.Gebelikte ya da küçük yaşlarda geçirilen hastalıklardan kaynaklanan yüksek ateş,dişlerde renk ve yapı bozukluklarına neden olabilir.İçme sularındaki flüorun azlığından dişler çürürken,sulardaki flüorun fazlalığı ise dişlerin sararmasına neden olur. 



Ağız ve diş sağlığı nasıl korunur? 

1) Ağız ve diş sağlığının korunmasında beslenmenin önemli bir yeri vardır.Alınan besinler kalsiyum,fosfor ve flüor minerallerini yeterince içermelidir.Dişlerin gelişimi sırasında bu mineraller alınmalıdır.Yine alınan besinler diş eti ve diş sağlığı için A,D,C vitaminlerini içermelidir.Belirtilen mineraller ve vitaminleri karşılamak için yeterince et,süt,süt ürünleri,yumurta ile sebze ve meyve tüketilmelidir. 

2) Diş çürümelerinin önlenmesi için dişler düzenli olarak yemeklerden sonra tekniğine uygun fırçalanmalıdır. 

3) Öğün aralarında özellikle şekerli yiyecek ve içecekler tüketilmemelidir.Şekerli besinlerin tüketilmesi durumunda fırçalama imkanı yoksa en azından ağız suyla çalkalanmalıdır. Aynı durum kola gibi asitli içecekler için de geçerlidir. 

4) Sert cisimleri ısırma,parmak emme,tırnak yeme ve kürdan kullanma gibi alışkanlıklar dişlerde gelişme bozukluklarına,düzensiz dişlere ve diş eti hastalıklarına neden olduğundan bu durumlardan kaçınılmalıdır. 

5) Dişlerde çürük oluşumu başladıktan sonra aylarca sürer.Bu nedenle yılda en az iki defa diş hekimine giderek sorunlar büyümeden erken tanı konularak,tedavisi yapılmalıdır.Böylece sorunlar büyümeden durum düzeltilir. 

6) Ağız kokusu olduğunda nedeni araştırılarak diş çürüklerinden mi yoksa sinüzit,bademcik iltihapları,şeker hastalıkları gibi rahatsızlıklardan dolayı mı oluştuğu belirlenerek gerekli tedavi yapılmalıdır. 

7) Diş araları sert cisimlerle karıştırılmamalı ve diş iplikleri kullanılmalıdır.Diş eti hastalıklarının oluşmasının başlıca nedeni dişlerin kürdanlarla temizlenmesidir. 

8)Dişlerle ceviz,fındık gibi sert kabuklu yiyeceklerin kabukları kırılmamalıdır. 

9) Çok soğuk ve çok sıcak yiyecekler artarda yenildiğinde diş minesini çatlatabileceğinden bu gibi durumlardan kaçınılmalıdır. 

10) Sürekli yumuşak besinlerle beslenilmemelidir. Havuç,elma,armut,ayva gibi meyveler ısırılarak yenmelidir. 

11) Çocuklardaki süt dişleri de dahil olmak üzere hekim önerisi olmadan dişler çekilmemelidir. 



AĞIZ VE DİŞLERİN TEMİZLİĞİ 

Çürüklerin , diş eti hastalıklarının ve diş taşlarının nedeni ; yemeklerden sonra dişlerimizin üzerinde biriken yemek artıkları ve bakteri tabakasının ( bakteri plağının ) iyi bir şekilde temizlenmemesidir. 

Yeterli sıklıkta , sürede ve şekilde dişlerin temizliği yapılmazsa bir takım sorunlarla karşılaşılması kaçınılmazdır. 

Yemeklerden sonra yeterince temizlenmeyen bakteri plağı ; zaman içerisinde ağız ortamının " asit " hale gelmesine neden olarak bakteri üremesine dolayısıyla da çürüklere ve diş eti hastalıklarına neden olur. Diş taşları ; zaman içerisinde tükürüğün içerisindeki minerallerle birleşen bakteri plağının sertleşmesiyle oluşur. Dişeti tedavisi ile temizlenir. 

Ağız ve dişlerin iyi bir şekilde temizlenebilmesi için;

• Her yemekten sonra dişler fırçalanmalıdır ( günde en az 3 kere )
• Dişlerin fırçalanması doğru bir şekilde ve en az 3 dakikada yapılmalıdır.
• Gece yatmadan önce mutlaka dişler fırçalanmalıdır
• Günde bir kere " diş ipi " kullanarak , dişlerin araları temizlenmelidir
• Günde en az bir kere ağız çalkalama solüsyonları ile gargara yapılmalıdır
• Diş eti çekilmesi olanlar veya protez kullananlar " ara yüz fırçası " ile temizlik yapmalıdır.



Ağız ve dişlerin temizliğinde uygulanan yöntemler: 

Diş Fırçalama;

• Dişler dış yüzeyleri , 45 derecelik bir açıyla dişe yaklaştırılmalı ve diş etinden bakteriler uzaklaştırılarak fırçalanmalıdır.

• Dişlerin İç yüzeyleri , özellikle ön bölgeler dar olduğundan fırça dik olarak sokularak fırçalanmalıdır.

• Dişlerin tüm yüzeyleri , iç ve arka taraflarda tam olarak fırçalanmalıdır. Genellikle sadece ön dişlerin ön yüzeyleri fırçalandığından çürükler daha çok arka bölgelerde oluşmakta , diş taşları ise çok az fırçalanan alt ön bölgede olmaktadır...



Diş ipi kullanımı;

• Belirli düzeyde diş fırçalayanlarda çürükler genellikle ara yüzlerde (dişlerin birleşim yerlerinde) oluşmaktadır.

• Ara yüz çürükleri sadece diş ipi kullanılmasıyla önlenebilir.

• Kolay kullanım amacıyla mumlu diş ipleri tercih edilir. Ayrıca florlu diş ipleri de tercih edilebilir..

Diş ipi her iki elimizin işaret parmağına dolanarak ve baş parmağımızın yardımıyla kullanılır. 



Ara yüz fırçası kullanımı...

• Diş eti çekilmesi olanlar mutlaka ara yüz fırçası kullanmalıdır. Diş etinin çekilmesiyle oluşan boşluklar bakteriler için uygun birikme ve çoğalma alanlarıdır.Bu nedenle mutlaka her yemekten sonra diş araları temizlenmelidir.

• Porselen köprü kullananlar her yemekten sonra köprünün altını temizlemelidir. Çünkü porselen köprü altındaki boşluklar yemek artıklarının birikmesi ve bakteri üremesi için uygun alanlardır.

Ortodontik tedavi görenlerde genellikle diş fırçası yetersiz kalmakta ve ara yüz fırçası ile tellerin arasının temizlenmesi gerekmektedir. 

Ağız sağlığını korumak için neler yapmalıyız?

Ağzımızı hiç şüphesiz hem iletişim aracı hemde yemek yeme aracı olarak kullanıyoruz. Ağız sağlığı çok önemli bir rol oynuyor insan vücudunda. Midemize giren ne varsa önce buradan geçmek zorundadır. Ağız sağlığı dendiği zaman diş sağlığı diş sağlığı gelmeli. Dişlerin yapısı, dizilişi, sağlıklı olup olmadığı, yediğimiz besinlerin öğütülme aşamasında dişlerimizin ne kadar önemli bir rol oynadığının farkında mısınız? Dişlerimizin olmadığını düşünün hazım ve sindirme işlemini ne ile yapacaktık. Ağzımızı bizler ne kadar temiz tutarsak tutalım her şey ağzımızdan vücuda girdiği için ağzımız pistir ve boğazımızda aynı şekilde. Nefes borusu ve yemek borusunun birleştiği kavşak büyük bir yol ayrımıdır. 



Bu nedenle ağzımızı temiz tutmak bakteri üremesi açısından ve boğaz enfeksiyon hastalıklarına, gırtlak kanserine dahi davetiye çıkarmamak için ağız temizliğine özen göstermeli. Sigara, içki alkol tüketiyorsak eğer bunları biran önce bırakmalı ağzımızdaki sinirleri bu işkenceden kurtarmak gerektiğini görmemiz gerek. Alkol alan insanlar dillerini uyuşturdukları için içkinin etkisiyle boğulma oranları içmeyenlere göre 7 kat daha fazladır. Alkol ve sigara insanın ağzındaki tüm dişleri alır ve çene yapısındaki bozulmalara dahi neden olur.

Ağızdaki gelişimi engelleyen ne varsa içki ve sigara ile sizler onu körüklemiş oluyorsunuz. Günde en az 2 kere dişler fırçalanmalı, en az 3 kere ağız çalkalanmalıdır. Yılda ortalama 350 adet istemeden de olsa ağzımızdan sinek yuttuğumuzu söylesek ne derdiniz. Evet tam 350 sineği yıl içerisinde farketmeden yutuyoruz. O yüzden ağız içi bakım ve temizlik çok önemlidir. Karşılıklı iletişimde bile ağız kokusu insanları birbirinden uzaklaştırmaya yeterde artar bile.

Ağız kokusu insanın ağzında oluşmaz o koku mideden gelir ve bizler o kokuyu ağzımız kokuyor olarak lanse ederiz. Toplumda böyle bilgi kirliliği oldu sürece ağız kokusunu giderici spreyleri satan satıcılar ve pazarlamacılar daha çok çok paralar kazanırlar. Siz siz olun ağzınızdan dişini çektirmeden önce 3 kere düşünün ve hekim seçimi konusunda çok titiz davranmaya özen gösterin...



–Ağız ve diş sağlığının korunmasında beslenmenin önemli bir yeri vardır.Alınan besinler kalsiyum,fosfor ve flüor minerallerini yeterince içermelidir.Dişlerin gelişimi sırasında bu mineraller alınmalıdır.Yine alınan besinler diş eti ve diş sağlığı için A,D,C vitaminlerini içermelidir.Belirtilen mineraller ve vitaminleri karşılamak için yeterince et,süt,süt ürünleri,yumurta ile sebze ve meyve tüketilmelidir.

–Diş çürümelerinin önlenmesi için dişler düzenli olarak yemeklerden sonra tekniğine uygun fırçalanmalıdır.


–Öğün aralarında özellikle şekerli yiyecek ve içecekler tüketilmemelidir.Şekerli besinlerin tüketilmesi durumunda fırçalama imkanı yoksa en azından ağız suyla çalkalanmalıdır. Aynı durum kola gibi asitli içecekler için de geçerlidir.

–Sert cisimleri ısırma,parmak emme,tırnak yeme ve kürdan kullanma gibi alışkanlıklar
dişlerde gelişme bozukluklarına,düzensiz dişlere ve diş eti hastalıklarına neden olduğundan bu durumlardan kaçınılmalıdır.

–Dişlerde çürük oluşumu başladıktan sonra aylarca sürer.Bu nedenle yılda en az iki defa diş hekimine giderek sorunlar büyümeden erken tanı konularak,tedavisi yapılmalıdır.Böylece sorunlar büyümeden durum düzeltilir.

–Ağız kokusu olduğunda nedeni araştırılarak diş çürüklerinden mi yoksa sinüzit,bademcik iltihapları,şeker hastalıkları gibi rahatsızlıklardan dolayı mı oluştuğu belirlenerek gerekli tedavi yapılmalıdır.

–Diş araları sert cisimlerle karıştırılmamalı ve diş iplikleri kullanılmalıdır.Diş eti hastalıklarının oluşmasının başlıca nedeni dişlerin kürdanlarla temizlenmesidir.

–Dişlerle ceviz,fındık gibi sert kabuklu yiyeceklerin kabukları kırılmamalıdır.

–Çok soğuk ve çok sıcak yiyecekler artarda yenildiğinde diş minesini çatlatabileceğinden bu gibi durumlardan kaçınılmalıdır.

–Sürekli yumuşak besinlerle beslenilmemelidir. Havuç,elma,armut,ayva gibi meyveler ısırılarak yenmelidir.

–Çocuklardaki süt dişleri de dahil olmak üzere hekim önerisi olmadan dişler çekilmemelidir.

Beyaz Dişler İçin Tüyolar... 


- Çilek: Güzel tadı ve hoş kokusu ile bilinen bu meyve, dişler üzerinde leke oluşumunu engellemektedir. Ancak çileğin içerisindeki asit ve şekerin diş minesine zarar vermemesi için, tüketildikten sonra su içilmeli veya ağız çalkalanmalıdır.



- Portakal: Bu meyvenin kabuğunun içinden doğal diş macununu elde edilebilmektedir. Haftada bir kaç defa uygulanması fayda sağlar.



- Elma sirkesi ve limon suyu: Beyazlatmada faydalı olan bu doğal ürünler sık kullanıldıklarında diş minesine zarar verip, çürük oluşumunun hızlanmasına yol açabilir. Bu nedenle dikkatli kullanılmalıdır. 



En sağlıklı beyazlatıcı ürünler ise doğal lifli ürünlerdir. Dişleri leke yapan bakterilerden temizleyip ağız ve diş sağlığında önemli rol oynar. Bunlar elma, havuç, karnabahar ve armut olarak sayılabilir. 

Dişleri güçlü tutmak için…

- Süt: Çene kemiklerini güçlendirip, diş eti hastalığından korur. Kalsiyum açısından çok önemlidir.

- Somon balığı: Çocuklarda diş gelişimine çok yardımcı olan bu besin, D vitamini ve kalsiyum açısından zengindir.

- Portakal ve turunçgiller: C vitamini içeriği yüksek olan bu besinler; dişin sert tabakasını güçlendirir, dişleri asitlere karşı korur, diş eti iltihabını önler, bağ dokusunu güçlendirir, diş etlerinin sağlıklı kalmasını sağlar.

- Çilek: Doğal diş beyazlatan bu ürün, C vitamini açısından zengin olup diş eti sağlığını korur.

- Su: Ağız içindeki yıkayıcı etkisi tartışılmazdır ve tükürük seviyesini yüksek tutar.

- Brokoli: Antioksidan özelliği ile değil, dişleri asitten koruyucu özelliğiyle bilinir. Diş minesi üzerinde koruma kalkanı oluşturur.

- Portakal ve ananas: Diş minesini korumanın yanı sıra, tükürük salgısı üzerinde olumlu yönde etkiye sahiptir.

- Susam tohumu: Dişlerdeki bakteri plak oluşumunu azaltır ve buna bağlı olarak diş eti sağlığı için çok önemlidir taşır.

- Badem ve kuru meyveler: Ağızda temizleyici etkiye sahip olup, diş üzerindeki plak oluşumunu azaltır. Diş eti sağlığı açısından çok önemlidir.

- Adaçayı: Bu doğal ürün ile diş fırçalamak ve gargara yapmak, ağız sağlığı açısından çok önemlidir.

Diş doktorunuz dişlerinizi 3 ton beyazlatabilir...

Dişleri tıbbi tekniklerle daha hızlı bir şekilde beyazlatmak mümkündür. Dişlerdeki renk değişiklikleri, diş minesi üzerine uygulanan beyazlatma ajanlarıyla giderilebilmektedir. Tedavi sonrası diş rengi 2-3 tona kadar beyazlayabilmektedir. 

Diş hekimi kontrolünde kişiye uygun seçimlerle yapılan beyazlatma işlemlerinin dişe hiçbir zararı olmamaktadır. Tedavi sırasında ve sonrasında dişlerde hassasiyet oluşabilmektedir; ancak uygulanan hassasiyet gidericiler bu sorunu ortadan kaldırmaktadır. 

Ev ve ofis tipleri olmak üzere 2 şekilde uygulanabilen diş beyazlatma işlemleri; klinik ortamında yapılıyorsa 1-3 seans, evde yapılıyorsa 7-14 günlük uygulama süresi gerektirmektedir. Dişlerin beyazlığını kaybederek eski rengine dönüşünde beslenme alışkanlıkları çok etkilidir. Diş beyazlatma teknikleri kanal tedavisi görmüş dişlere de uygulanabilmektedir.


Daha Beyaz Dişler İçin Yapmanız Gerekenler...

Karbonat kullanmayın

Yemek sodası ya da kabartma tozu olarak da tanıdığımız karbonatın bir çok işlevi var ama diş beyazlatma bunlardan biri değil. Dişlerinizi beyazlatma özelliği olmasına rağmen, dişleri aşındırarak zarar verebilir. Kullanmaya devam ederseniz diş minesini yıpratarak diş renginin koyulaşmasına eden olur.

Koyu renk gıdalar yemeyin

Manhattan’lı diş hekimi Dr Debra Glassman “Do Not Eat” listesinde çok garip gıdalar ve çeşniler var. Mesela soya sosu ve yaban mersininden kaçının diyor. Çok koyu pigmentosyonu olan gıdalar dişlerde lekelenmeye neden oluyor.

Enerji içeceği içmeyin

Enerji içeceklerine ek olarak leke bırakması muhtemel olan çay, kırmızı şarap ve kahve gibi içeceklerden de kaçınmalı. Bazı turunçgillerde bu içeceklerdeki asitleri içeriyor. Ama bir pipetle dişlerinize temas ettirmeden bunları tüketebilirsiniz.

Diş fırçanızı yenileyin

Diş fırçanızı düzenli olarak değiştirmelisiniz. Doktor Glassman’a göre “Her 3 ayda bir fırçanızı yenileyin ya da diş fırçanıza yakından bakın, fırçanın kılları eğik yada aşağı doğru kendini saldıysa yenilemelisiniz.”
Eğik bükük, yıpranmış bir fırçanın dişlerinizi temizlemesini beklemiyorsunuz değil mi?

Dilinizi de fırçalayın

Sadece ferah bir nefes için dilinizi fırçalayın demiyoruz. Dili fırçalamak lekeleri önlemeye yardımcı olur. Dilimizde biriken bakteriler, dişlerde renk değişimine sebep olur. Yumuşak bir fırça ve uzun vuruşlarla, dilinizi geriden başlayarak hafifçe fırçalayın ve daha sonra durulayın. bu şekilde dilinizde biriken bakterilerden kurtulmuş olacaksınız.

Elma sirkesi ile ağzınızı durulayın

Diğer diş beyazlatma yöntemleri kadar etkili olmasa da sağlıklı bir ağız için doğal ve organik bir yöntem. İki yudum su ile bir yudum elma sirkesini ağzınıza alarak yaklaşık bir dakika boyunca çalkalayın.

Çiğ meyve ve sebze tüketin

Meyve, sebze gibi gıdalar hem vücudunuza hem de dişlerinize yararlıdır. fındık, çiğ havuç, elma ve karnabahar yemek yüzeydeki lekelerden kurtulup dişlerinizi temiz tutmanıza yardım eder. Portakal yedikten sonra ağzınızı su ile çalkalayın. Tam bir C Vitamin deposu olan portakal, aynı limon ve misket gibi turunçgillerde olan asit içerir, bu asit de diş minesine zarar verir. Bu da dişlerde lekelere sebep olabilir. Neyse ki çaresi var. Turunçgilleri yedikten sonra ağzımızı su ile çalkalarsak, leke oluşumunu engelleyebiliriz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder